Tüm kahveseverlere tekrardan merhaba! Bugün sizler için hazırladığım çok güzel bir video ile karşınızdayım. Bu bloğu açtığım ilk günden beri yazılarımda kahveyle ilgili her şeyi; topraktan bardağa olan yolculuğunu, farklı tarifleri ve bunların yanında birçok teknik bilgiyi de sizlere aktarmak istedim. Geçmiş yazılarımdan olan Ankara'da Ders Çalışırken Kahvenizi Yudumlayabileceğiniz En İyi 4 Kahveci isimli gönderimde çok sevdiğim mahalle kahvecilerinin başında gelen MOMO Coffee House'dan sizlere bahsetmiştim. Bugün de sahibi aynı zamanda yakın arkadaşım olan Muhammed Kavak ile sizlere kendi deneyimlerinden başlayıp 3. nesil kahveciliğin ne olduğunu konuştuğumuz ve sonrasında da bu nesille özdeşleşmiş olan V60 demleme tekniği ile hazırlanan çok güzel, nitelikli bir kahve hazırladık. Muhammed, tam da benim gibi Ankara sevdalısı bir kahvesever. Ve bu kahve tutkusunu bir adım daha ileriye taşımak için girişimci ruhunu harekete geçirip 2018 yılının sıcak bir yaz ayında MOMO Coffee House'u Ankaralılarla buluşturuyor. Bahçe kısmındaki çiçeklerin ekiminden mekan tasarımına ve baristalığa kadar kafenin her alanında bizzat çalışmış ve tüm emeğini harcamış, harcamaya da devam ediyor doğrusu. Uzun senelerdir çoğu ODTÜ'lü gibi 100. Yıl'da yaşadığı için de mahallelinin belki de en sevdiği ve çoğu kişinin tanıdığı bir kahveciye dönüşmüş. Siz videoya geçmeden önce kısaca "3. nesil kahvecilik nedir?", biraz da bundan bahsetmek istiyorum. Kahvenin içilebilir bir formunun olduğunun keşfiyle beraber günümüze kadar tam 3 nesil kahvecilik ortaya çıktı. Her nesil kendinden öncekine göre gelişip sevenlerine daha iyi bir kahve deneyimi sunmayı sürdürdü. 1. nesil kahvecilik, suda çözünebilir kahvenin üretilmesiyle başladı. "Üretilmesi" kelimesini kullanıyorum çünkü kahve aslında suda çözünebilen bir formda değilken uygulanan kimyasal işlemler sonucu içecek olarak tüketilmeye başlanmıştır. Bu kahve hızlı hazırlanabilir olmasıyla hızla yayıldı fakat sağlığa olan zararı da göz ardı edilemezdi. Ayrıca belli bir işlemden geçtiği için tadı ve kokusu da asıl kahveden çok farklıydı. 2. nesil kahvecilik, espresso ve espresso bazlı kahve çeşitlerinin yaygınlaşmasıyla beraber ortaya çıktı. Bu dönemde şu an zincirleşmiş olan kahve markaları (Starbucks, Cafe Nero gibi) markalaşmaya başladı ve bununla beraber "kafede oturup kahve içme" kültürü artış gösterdi. Bu nesilde kahve, ilk neslin tam tersine doğal kahve çekirdekleri kullanılarak yapılmaya başlandı. Hem sağlığa zararı olmayan hem de lezzetli kahveler bizlere bu nesille ulaşmaya başladı. 3. nesil kahvecilik ise tüketici artık her konuda olduğu gibi kahve konusunda da bilinçlendi. Bu yüzden de sadece kahvenin tadı değil; kahvenin geldiği bölge, çekirdeğinin türü, hasat zamanı, kavrulma derecesi, süresi ve nasıl demlendiğine kadar her konu önem kazandı. Üreticiler de en az tüketici kadar kahveye gereken önemi gösterdi ve kahve, işte şu an bulunduğumuz noktaya kadar geldi. Bu kadar önem kazanınca kahveyi yapan baristanın da önemi arttı ve insanlar kahvesini sıradan bir deneyim sunan zincir mağazalardan değil de kendi 3. nesil kahve mekanlarından almayı tercih etmeye başladı. İşte 3. nesil kahvecilik böyle oluştu! Eğer siz de 3. nesil kahvecilik ve demleme teknikleri hakkında daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız bu video tam size göre! Umarım çekerken çok eğlendiğimiz bu videoyu izlerken siz de aynı duyguları paylaşırsınız. Kahve dolu günler! Pandemi şartlarında beni kafesine kabul eden canım arkadaşım Muhammed'e ve bu videoyu çekmemde bana çok yardımcı olan Fikret Tamer'e de tekrardan çok teşekkür ederim!
1 Comment
Merhaba kahve severler! Üzerine şiirler yazılan, tezlere konu olan, insanlığın sudan sonra en değer verdiği içeceklerin başında sayılan kahvenin hikayesini hiç merak ettiniz mi? Ekiminden toplanmasına, işlenmesinden öğütülüp demlenmesine kadar her adımında yoğun çaba harcanan kahvenin hangi adımlardan geçip bardaklarımıza ulaştığını en az benim kadar meraklı olduğunu düşündüğüm siz kahve severlerle paylaşmak istedim. Daha ilk yazımda kahvenin her halini, toprakta bir tohum olarak başlayıp bardaklarımıza dökülene kadar geçen sürecini bloğumda sizlere anlatacağımı söylemiştim. İşte bu yazımda sizi o güzel serüvene çıkarıp kahvenin bizlerle buluşana kadar geçirdiği emek dolu yolculuğuna ortak etmek istiyorum. Haydi, adım adım bu güzel hikayeyi öğrenmeye başlayalım! 1. ADIM: KAHVENİN EKİMİ VE TOPLANMASIKahve tarımı 17. yüzyılın sonuna kadar sadece Yemen'de yapılıyordu. Bugünlerde ise zirvede Brezilya, Kolombiya ve Endonezya var. Kahve tarımında en önemli unsurlar ise toprak ve bölgenin iklimidir. Çünkü kahvenin tadı ekildiği toprağa göre oluşurken iklim de yetişmesinde büyük rol oynar. Kahve ağacı öncelikle beyaz çiçeklerini doğaya sunar. Bu çiçekler genelde yılda bir kez açar ve kısa süre sonra solup yerini resimde gördüğünüz kahve meyvesine bırakır. Kiraza benzerliğinden ötürü bu meyveye kahve kirazı da denir. Bu meyveler oluşmaya başladıktan yaklaşık 10-11 ay sonra toplanabilir haline ulaşır. Tek tek elle toplanabileceği gibi makineyle daldan sıyrılarak da toplanabilir. Tahmin edebileceğiniz üzere elle tek tek toplanan meyveler daha özenli olduğu için çok daha pahalıdır. 2. ADIM: KAHVENİN İŞLENMESİKahve meyvelerini topladık. Peki, şimdi sırada ne var? Kahve çekirdeğinin meyvesinden ayrılması, yani kahvenin işlenmesi aşamasındayız. Bu adımda kahve tarımının yapıldığı bölgenin iklimine, su kaynaklarına ve geleneklerine bağlı olarak 3 farklı metot uygulanır: ıslak işleme, kuru işleme ve yarı kuru işleme. Bu yöntemlerin hepsinin kahvenin tadına etkisi vardır. Islak işleme metodunda kahve, meyve olarak bütün şeklinde suya atılır. Suda bekleyen kahve çekirdekleri kabuğundan ayrışır ve olgunlaşmamış çekirdekler suyun üzerine çıkarak diğerlerinden ayrılır. Bu işlem sonucu çekirdek şekerli bir aromaya kavuşur ve kurutulmak üzere hazır hale getirilir. Kuru işleme metodu genellikle az yağmur alan ve su kaynakları açısından sorunlu bölgelerde geçmişten beri çok yaygın bir yöntemdir. Bu yöntemde kahve çekirdekleri geniş bir alanda güneş altında kurumaya bırakılır ve olgunlaşmış olanların diğerlerinden ayrılması yine elle gerçekleştirilir. Son olarak, yarı kuru işleme metodunda ise güneş altında kurutma süresini azaltmak için meyvenin bir kısmının çekirdek üzerinde kalmasına izin verilerek yapılır. 3. ADIM: KAHVENİN KAVRULMASIKahvemiz işlendi ve meyve formundan çekirdek haline kavuştu! Daha sonra dünyanın dört bir yanına bu çekirdekler dağıtıldı. Şimdi ise o küçük yeşil çekirdekleri hepimizin hafızasına kazınan kahverengi rengine dönüştürme aşamasındayız. Yani kahvenin kavrulması adımı. Kahvenin tadının dallanıp budaklandığı ve belli bir karaktere büründüğü aşama işte tam olarak burasıdır. 3 farklı türde kavrulabilen kahve çekirdeği sonraki aşama olan öğütülmeye hazır hale gelir. İşte o yöntemler! Az kavrulmuş, yani light roast 196-205 derecelerde kavrulan kahve çeşitleridir. Kahve kavrulurken çıkan ilk "çıt" sesi kahvenin hazır olduğu anlamına gelir. Yumuşak içimli, dilde çok hafif tat bırakan bir kavurma yöntemidir. Orta kavrulmuş, yani medium roast çekirdekler 210 ve 219 derecelerde kavrulmuş kahve çeşitlerindendir. Asidite oranı az kavrulmuş kahveye göre daha azdır. Damak zevki ne yumuşak ne de sert olanların seçebileceği kahve türüdür. Kahve çekirdeğine yumuşak içimli ve dengeli bir tat kazandırır. Çok kavrulmuş, yani dark roast 225, 230, 240 ve 245 derecelerinde kavrulur. Ağızda uzun süre tat bırakan, yoğun lezzetli kahve çeşitleridir. 4. ADIM: KAHVENİN ÖĞÜTÜLMESİDamak tadımıza göre kahvemizi kavurduktan sonra bardağımıza gelmeden önceki son aşama kahve çekirdeğini öğütmek. Ev ya da kahve işletmelerine uygun manuel ve elektrikli birçok kahve öğütme makinesi üretilmektedir. Burada önemli olan sizin son aşamada kahveyi nasıl demlemek istediğiniz. Çünkü demleme yöntemine göre yanlış öğütülen kahve çekirdeği size beklediğiniz tadı sunmayacaktır ne yazık ki... Çok kalından çok inceye 7 farklı şekilde öğütebileceğiniz çekirdeğiniz doğru demleme yöntemiyle birleştiğinde geriye size sadece keyfini sürmesi kalır. Çok kalın: Cold brew Kalın: French press Orta-kalın: Chemex Orta: Kağıt filtreli kahve makineleri, aeropress ve syphon demleme yöntemleri Orta-ince: V60 İnce: Moka pot, espresso ve ekstra kısa süreli aeropress demlemeleri Çok ince: Türk kahvesi 5. ADIM: KAHVENİN DEMLENMESİİşte şimdi hikayemizin mutlu sonuna geldik. Bu adıma kadar kahvenin ekim aşamasından toplamasına, kurutulmasından kavrulup öğütülmesine kadar her şeyi öğrendik. Geriye ise yudumlamadan önceki son aşama kahvemizi demlenme yöntemi kaldı. Öğüttüğünüz kahvenizi boyutuna göre iste filtre kahve makinesiyle, ister moka potuyla ya da kültürümüze özgü pişirme yöntemi olan cezveyle hazırlayıp yudumlayabilirsiniz. Hepinize afiyet olsun!
Bi' kahve?
Tüm kahve severlere merhaba!
Şimdiye kadar sizlere hem güzel kahve içebileceğiniz mekan önerileri hem de evde yapabileceğiniz kolay kahve tarifleri önermeye çalıştım. Bu yazımda ise kahvenizi hem evde hazırlayıp dışarı çıkarken kullanabileceğiniz hem de en sevdiğiniz kahvecinizden talep edebileceğiniz çok güzel bir ürün için öneriler sunacağım. Benim de günlük hayatta sürekli kullandığım, kahvemi uzun saatler sıcacık tutup benim gibi tüm kahve severlere büyük bir konfor sağlayan bu ürün tahmin edebileceğiniz gibi: TERMOS. Fakat termos önerilerine gelmeden önce sizlere kahveyi nasıl almayı tercih ettiğinizi sorduğum bir anket yaptım. 18-65 yaş arası 67 kişi anketime katıldı ve sonuç açıkçası beni hiç şaşırtmadı. 47 kadın katılımcıdan 28'i karton bardağı tercih ederken 9'u termos, kalan 10 kişi ise kupa ile kahve almayı tercih ettiğini söyledi. 20 erkek katılımcının 13'ü karton bardak, 2'si termos ve 5'i ise kupa ile almayı tercih ediyor.
Ezici çoğunluğa sahip olan karton bardak seçeneği gerek bilinen kahve zincirlerinde gerekse küçük kahvecilerde en çok tercih edilen sunum ürünlerinden biri. Plastikle karşılaştırıldığında çevreye ve insan sağlığına zararı yok denecek kadar az olduğu düşünülen karton bardak aslında o kadar da masum değil. Üretim aşamasında harcanan su miktarından, kesilen ağaca ve tek kullanımlık olmasından kaynaklı doğaya verdiği zararı fark ettiğinizde eminim siz de kahvenizi karton bardakla almaktan vazgeçeceksiniz. Karton bardak yerine oturmayı tercih ettiğiniz mekanlarda kahvenizi kupada isteyebilir; gel-al hizmetlerinde ise termos kullanabilirsiniz.
Fakat hala bir termosunuz yoksa uzun yıllar severek kullanabileceğiniz 4 farklı termosu sizler için seçtim! 1. STANLEY TERMOS
2. STARBUCKS TERMOS
3. KAHVE DÜNYASI TERMOS
4. ALADDİN TERMOS
Hepinize doğa dostu ürünler kullanarak içeceğiniz güzel kahveli günler diliyorum!
Kahve sever herkese tekrardan merhabalar! Hayatımızın tekrar normalleşeceğini düşünmeye başladığımız şu günlerde, artan vakalar bir kez daha kısıtlamaları beraberinde getirdi. Sadece paket servis ve gel-al hizmetine geçen restoran ve kafeler için durum ne kadar zorlaşsa da evde kalmak sağlığımız için büyük önem teşkil ediyor. Günümüz pandemi şartlarına bir de soğuyan havalar eklenince çıkıp bir fincan kahve içmeye ben de en az sizler kadar hasret kaldım doğrusu... Bu hasrete bir son vermek adına, benim gibi bir yandan evde kalmak isteyip bir yandan da en sevdiği kahvecisinin o güzel köpüklü lattesini yudumlamak isteyenlere sadece 10 dakikada hazırladığım bu tarifi paylaşmak istedim. Hiçbir espresso makinesi, moka potu ya da süt köpürtme çubuğu gerektirmeyen bu tarifi hazırlamak hem çok ekonomik hem de çok kolay. İşte sizin için evinizdeki en basit malzemelerle hazırlayabileceğiniz içinizi ısıtacak köpük köpük sıcak latte tarifi! Afiyet olsun! Malzemeler:
Bu tarifin en önemli noktası olan süt köpürtme adımını isterseniz farklı yöntemlerle de uygulayarak elde edebilirsiniz. Farklı yöntemler ve aletlere buradan ulaşabilirsiniz. #EVDEKAL #ANKARALIKAHVESEVER
Tüm kahve severlere merhaba! Gelişen kahve sektörüyle beraber kahve mekanlarındaki artışı fark etmemek neredeyse imkansız hale geldi. Hemen hemen her köşe başında her alışveriş merkezinde rastladığımız bilinen kahve dükkanı zincirlerinin yanı sıra lokal kahveciler de mahallelerimizde biz kahve severlerle buluşuyor. Bazıları küçük bir dükkanda var olmayı tercih ederken bazıları geniş iç-dış mekan konseptleriyle müşterilerini karşılıyor. Benim içinse bu lokal kahve dükkanları sadece arkadaşlarımla buluşma noktası değil, aynı zamanda ders çalışmak için mükemmel bir alan. Eğer sizler de benim gibi evden ziyade dışarıda bir fincan kahve eşliğinde ders çalışmayı seviyorsanız işte sizler için Ankara'nın 4 farklı yerinden 4 mükemmel kahveci! Uyarı: Bu blog yazısı ünlü kahve zincirlerine karşı mahalle kahvecilerini savunur. 1. YILDIZ'DA HAYVAN DOSTU BİR KAHVECİ: HOUND COFFEE & EATERY:2018 yılında Çankaya Yıldız'a adeta bir güneş gibi doğan Hound Coffee, bölgedeki lokal kahveci eksikliğine de bir son vermiş oluyor. İsmini bir köpek cinsinden alan kahveci kapılarını patili dostlarımıza açarak adının hakkını veriyor doğrusu. Geniş iç-dış mekan tasarımının yanında renkli duvarları ve samimi çalışanları burayı sevmemeyi imkansız hale getiriyor. Kahvelerine gelecek olursak, bilinen demleme yöntemlerinin yanında Chemex, Aeropress, Japanese ve Nitro Brew gibi farklı demleme yöntemlerinin açıklamalarını hem menüde görebilir hem de çalışanlarına danışarak öğrenebilirsiniz. Sıcak-soğuk birçok içecek seçeneğinin yanında lezzetli tatlılarından ya da sağlıklı kaselerinden kendinize uygun bir seçenek bulacağınızdan şüphem yok. Benim favorim ise en çok tercih edilen tatlılarından olduğunu öğrendiğim glutensiz Çikolatalı Unsuz Kek. Gerek dış gerek iç kısımda ders çalışmanız için uygun birçok masa bulunan bu mekanda söyleyebileceğim tek sorun akşam saatlerinde kalabalıktan dolayı yer bulmakta zorlanabilirsiniz. 2. 100. YIL'DA MAHALLENİZİN KAHVECİSİ: MOMO COFFEE HOUSEGüzel kahveleri, çeşit çeşit çayları ve lezzetli tatlılarıyla 100. Yıl İşçi Blokları'nda genç nüfusun uğrak mekanı olan 3. nesil bir kahveci ile karşınızdayım! Genelde ODTÜ öğrencilerinin yaşadığı bu mahallede mekan sahiplerinin ve çalışanlarının da ODTÜ'lü olması kulağa hiç garip gelmiyor doğrusu. Kış mevsiminde Flat White'tan V60'a, yumuşak-sert birçok sıcak kahve ile içinizi ısıtan Momo Coffee, yaz aylarında ise en çok tercih edilenler arasında olan farklı renklerdeki Cool Lime seçenekleriyle derslerinize eşlik ediyor. Eğer tatlısız kahve olmaz diyenlerdenseniz yeni spesiyal tatlılarından olan Diplomat Pasta'yı denemenizi tavsiye ederim. Mekanın dış kısmı çok büyük olmasa da iç kısmında bulunan geniş masalar ders çalışmak isteyenler için birebir. Ayrıca karantina döneminde yaptıkları tadilat ile iki kat haline gelen iç mekan yer bulma sorununu tamamen ortadan kaldırmış durumda.
3. BAHÇELİEVLER'İN GÖZDESİ : RED EYE COFFEE SHOPAnkaralı öğrencilerin uğrak noktası Bahçelievler'in gözde 3. nesil kahvecisi Red Eye, kahveye dair beklentilerinizi karşılamak konusunda oldukça iddialı. İsmini bir kahve çeşidinden alan bu güzel mekana attığınız ilk adımda kahve kokusuyla mest olmamanız imkansız. Sıcak havalarda en çok tercih edilen içeceklerinden olan Cold Brew kahveyi ya da kendilerine özel olan ve sadece yazın servis edilen Simyacı adlı içeceklerini yudumlayıp derslerinize çalışabilirsiniz. Kış aylarında ise müşterilerinin favori içeceklerinin Chai Tea Latte ve hindistan cevizi ya da çilek aromalı sıcak çikolata olduğunu söylüyorlar. Bunların yanında Chemex, V60 ve Aeropress demleme yapan işletme size taze kahve içeceğinizin garantisini veriyor. Tatlı olarak da Çatlak Kurabiye'den San Sebastian Cheesecake'e, Çikolatalı Kek'ten Red Velvet Cupcake'e kadar birçok seçenek mevcut. Hem de hepsi ev yapımı! Ders çalışmak için Baheçelievler'de 3. nesil bir kahveci arıyorsanız hem sakin ortamı hem de iç ve dış mekan konseptiyle sizi evinizde gibi hissettirecek bu mekana uğramanızı kesinlikle öneririm. 4. AYRANCI VE TUNALI ARASINDA BİR DURAK: MEAN COFFEEAlışveriş merkezlerinden, insan kalabalığı caddelerden uzakta şirin mi şirin bir kahvecide ders çalışmaya ne dersiniz? Cevabınız evetse, sizi Güvenevler Mahallesi'nde ortalama fiyatların altında güzel kahve hizmeti sunan Mean Coffee ile tanıştırmak isterim. 3. nesil bir kahveci olmasa da Latte ya da Americano sipariş edip genelde sakin olan bu küçük kahve dükkanında derslerinize rahatlıkla odaklanabilirsiniz. Çok geniş ürün yelpazesi olmamasına karşın azımsanmayacak derecede ilgi gören işletmede, iç dekor ve dışarıdaki ahşap masalar ortamı çekici hale getiriyor. Kaliteli kahveden ödün vermeyeceğinizin garantisini sunan bu mekanda küçük cookieler molalarınıza eşlik edebilir. Bu şirin işletmeye dair yapabileceğim tek olumsuz yorum akşamları erken saatte kapanıyor olması. Bu yüzden uzun soluklu çalışmalar yapmak isteyenler için sabah erken saatte gitmelerini öneriyorum. Böylece kişisel arabalarıyla gelen misafirler kolaylıkla park yeri de bulabilir! Herkese merhaba! Ben Edanur Gülarman. Doğma büyüme Ankaralı, iflah olmaz bir kahve sevdalısıyım! Kahve sevdalısıyım demek öyle kolay değil tabii. "Sabahları bir bardak kahve içmeden uyanamam" klişesini ağzımdan düşürmediğim gibi gezdiğim her sokakta da keşfedilmemiş kahvecileri bulmaya çalışırım. Kahve, geçmişten gelen önemini hızla artırarak günümüzde çoğumuzun vazgeçilmezi haline geldi. Bazen bir öğle vakti buluşmalarımıza eşlik edip sohbete renk katan bir arkadaş, bazense ertesi günkü ödevi yetiştirmemiz için geceleri bizi uyanık tutan bir yardımcı... İşte tam da bu yüzden sütlüsünden zifir gibi sertine, sadesinden şekerlisine tüm formlarıyla kalbimizin tahtına oturan bu tutkuyu sizlerle paylaşmak adına bu blogu açtım. Bu blogda kahvenin toprakta bir tohum olarak başlayıp bardaklarımıza dökülene kadar geçen sürecini, farklı demleme tekniklerini, birçok tarifi ve tabii ki Ankara'nın en iyi kahve mekanlarını sizle paylaşacağım. Bizimkisi bir "kahve" hikayesi ve bu güzel hikaye için takipte kalın! |